ANKARA’daydı
2012 Mayıs’ı ne harikûlade bir ay oldu Ankara için. Hangi
birinden söz edeceğimi bilemiyorum: Ankara’ya Dali gelmiş, onu mu yazayım, yoksa onun hemen yan salonundaki
etkileyici M.C.Escher ve Çağdaşları
sergisini mi… ya da Cermodern’in Ankara için ne müthiş bir şey olduğunu mu… Bir
de Uçan Süpürge Kadın filmleri festivali vardı, bu yıl da çok verimli geçen…
hepsi çok heyecan vericiydi. Derken, ayın sonuna doğru Çankaya Belediyesi Inti Illimani’yi getirdi ve ben diğer hepsini
erteleyip işte bunu yazmaya karar verdim.
Çankaya Belediyesi’nin 19 Mayıs kutlamaları içinde
Anıtpark’ta 20 Mayıs’ta sahneye çıkan Inti
Illimani sekiz müzisyenle tam kadro bizlerleydi. Jorge Coulon, Christian González, Daniel Cantillana, Juan Flores, Efren Viera,Marcelo Coulon, Manuel Meriño ve César Jara. Hepsi birden fazla enstrüman çalıyor. Bu yıl verdikleri konserler onlar için önemli çünkü bir yeraltı
kantininde başlayan yolculukları 45.yıldönümüne geldi. Yıllar içinde grup üyeleri değişti, yenilendi
ama kurucu Jorge Caulon hep oradaydı. Bugün itibariyle grubun ikinci en eskisi,
kardeşi Marcelo Coulon. Konser sonrası onurlarına verilen yemekte Jorge ile
sohbet etme olanağı bulduğumda, diğer pek çok şey yanında Venceremos’un
besteleniş öyküsünü ondan dinleyeceğim aklımın ucundan geçmezdi.
Şili Santiago’da Teknik Üniversite’nin bodrum kantini La
China’da başlamış öykü. Yıl 1967. Elektronik mühendisliği öğrencisi Jorge Coulon
ve Ekvadorlu makine mühendisliği öğrencisi Max Berrú düet çalışmak üzere bu
kantinde bir araya geliyorlarmış. İkiliye Horacio Durán ve Pedro Yaňez’in katılmasıyla
bir grup haline gelmişler. Hemen ilk günlerinden itibaren Nueva Canción Chilena - Yeni
Şili Şarkısı hareketine katılmışlar. Aynı yılın Ağustos’unda Bolivyalı
gitarist Eulogio Dávalos onlara “İnti İllimani”yi önermiş isim olarak. And
dağları etrafında ve ağırlıklı olarak da Bolivya’da yaşayan Aymara halkının dilinde,
Illimani (And) dağının güneşi anlamında.
1969’da Salvador Allende’nin seçim kampanyasına katılan grup Şili
sol partilerinin büyük bölümünü bir araya getiren Halk Birliği Unidad Popular’ın bir parçası haline
gelmiş. Logolarını tasarlayan Vicente Larrea, başka pek çok unidad popular grubuna
da amblemler üretmiş bir isim.
Seçim zaferinin ardından Allende hükümetinin manifestosunu
müzikle yaygınlaştırma görevi onlara verilince, sözleri Julio Rojas’a besteleri
Sergio Ortega ve Luis Uyari Tonlri’ye ait şarkılarla Canto al Programa (1970) çıkmış ortaya. Bu ilk albümden aylarca
önce kaydedilen ve Allende seçim kampanyasının resmi marşı olan Venceremos, albümde yeni bir yorumla yer
almış.
Tarih 1973’e geldiğinde, biri hariç grup üyelerinin hepsi
kendilerini artık tamamen müziğe adamaya karar verir ama hiç hesapta olmayan
bir şey bekliyordur onları. Müziği, ülkelerinde yapamayacakları gerçeği.
Şili’de demokrasinin trajik sonu: 11 Eylül 1973’te yapılan
darbede Salvador Allende hükümet binasında öldürülür. Bütün dünya şoka uğrar. Intı Illimani o sırada turnede,
İtalya’dadır. Şili’ye dönemezler tabii. 15 yıllık sürgün hayatları böyle başlar.
Sergio Ortega 1973 Mayıs’ında besteler El Pueblo’yu. İlk seslendirilişi, darbeden sonra, Kasım 1973’te Inti Illimani’nin Fransa turnesinde olur.
O andan itibaren Şili karşı- devriminin cuntaya karşı kullandığı en güçlü
slogandır artık: "El Pueblo unido, jamás será vencido» - “Birleşmiş halk
asla yenilmez"
Nueva Canción Chilena akımı Şili’de 80’li yılların ortalarında yeniden doğar. Darbenin üzerinden 10 yıl geçmiş, halk
cuntaya karşı sesini yükseltmeye başlamıştır. Bu meydan okuyuşla, 1985’te bir
festival düzenlenir. Inti Illimani’ye
de ödül verilecektir. Grup festivale katılmak için İtalya’daki Şili
Büyükelçiliğine başvurur ama yanıt bile alamaz. Marcelo Caulon ve Jose Seves
risk almaya karar verir. Bütün grup gidemese de onlar iki kişi grubu festivalde
temsil etmek için şanslarını denerler ama uçak Şili’de alana iner inmez
etrafları silahlı kuvvetlerce sarılır. Festival yerine Arjantin’e, Buenos Aires’e
gitmeye mecbur kalırlar. Her şeyde bir hayır vardır değil mi? Orada basın
açıklamalarını Mercedes Sosa ile
birlikte yaparlar. Şili’de resmi basının görmediği haber bütün dünyaya yayılır.
Benzerliği kaderle değil dünya düzeniyle ilgili; 1960'ların ortalarına doğru Latin Amerika müziğini rock ve politika ile harmanlayan Nueva Cancion müziğiyle tüm
dünyada tanınmaya başlanan Mercedes Sosa da 1979’da La Plata’da
verdiği konser sırasında sahnede gözaltına alınmış, Arjantin’de şarkı söylemesi
yasaklanmış ve o da 1982’ye kadar sürgün hayatı yaşamak zorunda kalmıştı. Inti’cilerle
basın açıklaması yaparken, sürülmenin ne olduğunu bilen bir sanatçı olarak aynı
durumdaki diğer sanatçılara destek oluyordu.
Inti Illimani’nin sürgün hayatının sonu ise 1988’de,
Şili’nin sınırlarını açmasıyla gelir. 18 Eylül’de Şili bağımsızlık günü
kutlamaları sürerken - ki Jorge sahnedeyken defalarca Eylül ayının kendileri
için ne kadar önemli olduğunu tekrarladı- yüzlerce insan onları havaalanında
karşılar ve grubu aprondan alıp doğruca bir sahneye taşırlar. Binlerce kişi, kaldığımız yerden devam ediyoruz işte
dercesine Intı Illimani şarkılarında
buluşur. Inti’ciler o tarihi hayatlarındaki en önemli gün olarak
hatırlıyorlar.
Kurulur kurulmaz sürgüne mâruz kaldıkları için kendi
ülkelerinde tek bir konser veremeden sürekli yurt dışına turne yapan hale
gelmiş grup, ilk ulusal turnesine 1989’da çıkar. 2003’te, kendilerini bağrına
basan İtalya’ya teşekkür için sürgünde geçen yılların anısına Viva İtalia albümünü yaparlar. Pinochet
diktatörlüğü döneminde ülke tarihinden silinmeye çalışılan Victor Jara,
Salvador Allende gibi tüm devrim kurbanları için dizi konserler düzenlerler.
Jorge Caulon’un sahnede sık sık andığı Victor Jara büyük bir isim. Öldürülme biçimindeki kahredicilik,
hemen herkesin onu müzisyen olarak tanımasına neden olsa da Jara aslında çok
yönlü bir sanatçı ve politik aktivistti. Öğretmendi, tiyatro yönetmeniydi, şairdi,
besteci ve yorumcuydu. İçinde bulunduğumuz yıl Victor Jara’nın da 80. doğum
yıldönümü.
Pinochet darbesinde açık cezaevi ve işkencehane haline getirilen
Şili ulusal stadyumuna doldurulan cunta karşıtları içinde Victor Jara da vardı.
Gitar çalamasın, devrimci şarkılar söyleyemesin diye elleri kırıldıktan sonra
bile, usul usul Venceremos’u
söylemeye çalışıyordu. Kazanacağız diyen
bu şarkıya, gardiyanların silahlı baskısına rağmen orada bulunan tutukluların
tümü eşlik etti. Bunun üzerine başına dipçikle vurula vurula öldürüldü Jara.
Yetmedi, elleri kesilip tribünlerin önüne asıldı. Stadyum bu utançtan 30 yıl
sonra kurtulacaktı. Katledilişinin 30. yılında, 2003’te, stadyumun adı Victor
Jara Stadyumu olarak değiştirildi.
Onun adının her geçişinde Ankara seyircisi hemen tepki
veriyor, saygıyla selamlıyor onu. Victor
Jara’nın Che Guevera için
yaptığı şarkıyı Ankara seyircisine armağan ediyor Inti Illimani. Ve aynı cümlenin içine ne çok kahraman sığıyor. Onlar
içinde tek hayatta kalanın karşımızda olması, buruk bir mutluluk veriyor.
Grubun özgürlük ve devrim şarkıları El Pueblo ve Venceremos’u
icra etme biçimi etkileyici. Davulcu Efren Viera, arkadan öne bir trompetle
geliyor, grup üyeleri yan yana diziliyor ve marş adeta bir saygı duruşunda okunuyor.
Bizim de sesimiz kısılacak gibi oluyor. İkisinin de Türkçe versiyonları var
çünkü, biliyoruz sözleri. Şu ölümlü dünyada Inti
Illimani ile birlikte şarkı söylemenin coşkusu bambaşka; herkes şarkıyı kendi
dilinde söylebilmenin mutluluğunda.
Venceremos /
Kazanacağız
Desde el hondo crisol de la patria
se levanta el clamor popular;
ya se anuncia la nueva alborada,
todo Chile comienza a cantar
se levanta el clamor popular;
ya se anuncia la nueva alborada,
todo Chile comienza a cantar
Şili'de halk bugün savaşıyor
Cesaret ve halkın gücüyle
Kahrolsun halkın katili cunta
Yaşasın "Unidad Popular"
Cesaret ve halkın gücüyle
Kahrolsun halkın katili cunta
Yaşasın "Unidad Popular"
Venceremos, venceremos,
Mil cadenas habrá que romper,
Venceremos, venceremos,
La miseria (al fascismo) sabremos vencer.
Mil cadenas habrá que romper,
Venceremos, venceremos,
La miseria (al fascismo) sabremos vencer.
Venseremos, Venseremos
Kıralım zincirlerimizi
Venseremos, Venseremos
Zulme ve yoksulluğa paydos
Kıralım zincirlerimizi
Venseremos, Venseremos
Zulme ve yoksulluğa paydos
Söz – Müzik : Claudio Iturra - Sergio Ortega
Konserin sonuna yaklaşırken Çankaya Belediyesi’nin genç
emekçileri uçan balonlarla girdiler aramıza. Final şarkısında, And dağlarının
güneşiyle kızarmış Ankara gecesine doğru balonların tümünü bıraktıklarında
güzel bir resim oluştu. Seyirci elindekiler de birer birer salınınca, uçmakta sona
kalan bu balonlar kırıta kırıta öndeki gruba yetişmeye çalışırken telaşlı ve
sevimli görünüyorlardı. Onlar da venceremos, el
pueblo unido jamás será vencido! diyorlar sanki, diye düşündüm kendi kendime. Bu Inti Illimani neler yapmıştı bana böyle.
Manuelo Meriňo, Pınar Şenel, Juan
Flores, César Jara
Konserden
sonra kulisteyim ve dahası geliyor: Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık’ın, grup
onuruna verdiği yemeğe katılma ve grup üyeleriyle görüşme olanağı sunuluyor
bana. Yemekte Jorge ile konuşurken söz Venceremos’a
geliyor. “Bizim evde yapıldı o.” diyor,
“Bir tek piyano vardı. Annem de evdeydi o
gün. Nasıl oldu diye ona da sorduk, ”iyi iyi, gayet iyi” demişti” diye
anlatıyor. Arkadaşımın “lise kantininde hayatımın geçtiği şarkı” dediği; bazılarımızın devrimci dergilerde çalışırken okuyucu isteği üzerine
kasetlere doldurup taleplere yetişmeye çalıştığı, kimimizin
defalarca dinleyerek transa geçtiği o şarkı, işte böyle çıkmış ortaya. Bir arkadaş, bir piyano, bir anne… sonra alanlarda binlerce
insanı tek yürek haline getirilen bir efsane. Nereden nereye. Duygulandığımı
görünce “Her şey hayal etmekle başlar” diyor Bülent Tanık. “Şu an yanımızda oturuyorlar,
onlar da bizim gibi insanmış, şarkı da ne kadar kolay yapılmış” dediğimde ise gülüyor
artık.
Bir
konser ilk defa bu kadar mutlu etti beni. Dünyanın uzak bir köşesinden Inti Illimani geldi şehrime. Ödediğimiz
vergiler hakkında ilk defa düşündüm. Böyle kullanılması ne harikûlâde. Belediye
deyince akıllarına asfalt ve tuz gelenler, başlarını yerden kaldırıp gökyüzüne
baksınlar bahar gecelerinde. Orada toplanan unidad balonlar bizi çağırıyorlar.
Pınar Şenel
pinarxsenel@yahoo.com
Konser fotoğrafları:
M. Bülent Güler