Ankara Yazıları

31.10.12


  
ANKARA’daydı


2012 Mayıs’ı ne harikûlade bir ay oldu Ankara için. Hangi birinden söz edeceğimi bilemiyorum: Ankara’ya Dali gelmiş, onu mu yazayım, yoksa onun hemen yan salonundaki etkileyici M.C.Escher ve Çağdaşları sergisini mi… ya da Cermodern’in Ankara için ne müthiş bir şey olduğunu mu… Bir de Uçan Süpürge Kadın filmleri festivali vardı, bu yıl da çok verimli geçen… hepsi çok heyecan vericiydi. Derken, ayın sonuna doğru Çankaya Belediyesi Inti Illimani’yi getirdi ve ben diğer hepsini erteleyip işte bunu yazmaya karar verdim.
Çankaya Belediyesi’nin 19 Mayıs kutlamaları içinde Anıtpark’ta 20 Mayıs’ta sahneye çıkan Inti Illimani sekiz müzisyenle tam kadro bizlerleydi.  Jorge Coulon, Christian González, Daniel Cantillana, Juan Flores, Efren Viera,Marcelo Coulon, Manuel Meriño ve César Jara. Hepsi birden fazla enstrüman çalıyor.  Bu yıl verdikleri konserler onlar için önemli çünkü bir yeraltı kantininde başlayan yolculukları 45.yıldönümüne geldi.  Yıllar içinde grup üyeleri değişti, yenilendi ama kurucu Jorge Caulon hep oradaydı. Bugün itibariyle grubun ikinci en eskisi, kardeşi Marcelo Coulon. Konser sonrası onurlarına verilen yemekte Jorge ile sohbet etme olanağı bulduğumda, diğer pek çok şey yanında Venceremos’un besteleniş öyküsünü ondan dinleyeceğim aklımın ucundan geçmezdi.  




Şili Santiago’da Teknik Üniversite’nin bodrum kantini La China’da başlamış öykü. Yıl 1967. Elektronik mühendisliği öğrencisi Jorge Coulon ve Ekvadorlu makine mühendisliği öğrencisi Max Berrú düet çalışmak üzere bu kantinde bir araya geliyorlarmış. İkiliye Horacio Durán ve Pedro Yaňez’in katılmasıyla bir grup haline gelmişler. Hemen ilk günlerinden itibaren Nueva Canción Chilena - Yeni Şili Şarkısı hareketine katılmışlar. Aynı yılın Ağustos’unda Bolivyalı gitarist Eulogio Dávalos onlara “İnti İllimani”yi önermiş isim olarak. And dağları etrafında ve ağırlıklı olarak da Bolivya’da yaşayan Aymara halkının dilinde, Illimani (And) dağının güneşi anlamında.

1969’da Salvador Allende’nin seçim kampanyasına katılan grup Şili sol partilerinin büyük bölümünü bir araya getiren Halk Birliği Unidad Popular’ın bir parçası haline gelmiş. Logolarını tasarlayan Vicente Larrea, başka pek çok unidad popular grubuna da amblemler üretmiş bir isim.
Seçim zaferinin ardından Allende hükümetinin manifestosunu müzikle yaygınlaştırma görevi onlara verilince, sözleri Julio Rojas’a besteleri Sergio Ortega ve Luis Uyari Tonlri’ye ait şarkılarla Canto al Programa (1970) çıkmış ortaya. Bu ilk albümden aylarca önce kaydedilen ve Allende seçim kampanyasının resmi marşı olan Venceremos, albümde yeni bir yorumla yer almış.


Tarih 1973’e geldiğinde, biri hariç grup üyelerinin hepsi kendilerini artık tamamen müziğe adamaya karar verir ama hiç hesapta olmayan bir şey bekliyordur onları. Müziği, ülkelerinde yapamayacakları gerçeği.  

Şili’de demokrasinin trajik sonu: 11 Eylül 1973’te yapılan darbede Salvador Allende hükümet binasında öldürülür. Bütün dünya şoka uğrar. Intı Illimani o sırada turnede, İtalya’dadır. Şili’ye dönemezler tabii. 15 yıllık sürgün hayatları böyle başlar.   
Sergio Ortega 1973 Mayıs’ında besteler El Pueblo’yu. İlk seslendirilişi, darbeden sonra, Kasım 1973’te Inti Illimani’nin Fransa turnesinde olur. O andan itibaren Şili karşı- devriminin cuntaya karşı kullandığı en güçlü slogandır artık: "El Pueblo unido, jamás será vencido» - “Birleşmiş halk asla yenilmez"



Nueva Canción Chilena akımı Şili’de 80’li yılların ortalarında yeniden doğar. Darbenin üzerinden 10 yıl geçmiş, halk cuntaya karşı sesini yükseltmeye başlamıştır. Bu meydan okuyuşla, 1985’te bir festival düzenlenir. Inti Illimani’ye de ödül verilecektir. Grup festivale katılmak için İtalya’daki Şili Büyükelçiliğine başvurur ama yanıt bile alamaz. Marcelo Caulon ve Jose Seves risk almaya karar verir. Bütün grup gidemese de onlar iki kişi grubu festivalde temsil etmek için şanslarını denerler ama uçak Şili’de alana iner inmez etrafları silahlı kuvvetlerce sarılır. Festival yerine Arjantin’e, Buenos Aires’e gitmeye mecbur kalırlar. Her şeyde bir hayır vardır değil mi? Orada basın açıklamalarını Mercedes Sosa ile birlikte yaparlar. Şili’de resmi basının görmediği haber bütün dünyaya yayılır.

Benzerliği kaderle değil dünya düzeniyle ilgili; 1960'ların ortalarına doğru Latin Amerika müziğini rock ve politika ile harmanlayan Nueva Cancion müziğiyle tüm dünyada tanınmaya başlanan Mercedes Sosa da 1979’da La Plata’da verdiği konser sırasında sahnede gözaltına alınmış, Arjantin’de şarkı söylemesi yasaklanmış ve o da 1982’ye kadar sürgün hayatı yaşamak zorunda kalmıştı. Inti’cilerle basın açıklaması yaparken, sürülmenin ne olduğunu bilen bir sanatçı olarak aynı durumdaki diğer sanatçılara destek oluyordu.


Inti Illimani’nin sürgün hayatının sonu ise 1988’de, Şili’nin sınırlarını açmasıyla gelir. 18 Eylül’de Şili bağımsızlık günü kutlamaları sürerken - ki Jorge sahnedeyken defalarca Eylül ayının kendileri için ne kadar önemli olduğunu tekrarladı- yüzlerce insan onları havaalanında karşılar ve grubu aprondan alıp doğruca bir sahneye taşırlar. Binlerce kişi, kaldığımız yerden devam ediyoruz işte dercesine Intı Illimani şarkılarında buluşur. Inti’ciler o tarihi hayatlarındaki en önemli gün olarak hatırlıyorlar. 

Kurulur kurulmaz sürgüne mâruz kaldıkları için kendi ülkelerinde tek bir konser veremeden sürekli yurt dışına turne yapan hale gelmiş grup, ilk ulusal turnesine 1989’da çıkar. 2003’te, kendilerini bağrına basan İtalya’ya teşekkür için sürgünde geçen yılların anısına Viva İtalia albümünü yaparlar. Pinochet diktatörlüğü döneminde ülke tarihinden silinmeye çalışılan Victor Jara, Salvador Allende gibi tüm devrim kurbanları için dizi konserler düzenlerler.

Jorge Caulon’un sahnede sık sık andığı Victor Jara büyük bir isim. Öldürülme biçimindeki kahredicilik, hemen herkesin onu müzisyen olarak tanımasına neden olsa da Jara aslında çok yönlü bir sanatçı ve politik aktivistti. Öğretmendi, tiyatro yönetmeniydi, şairdi, besteci ve yorumcuydu. İçinde bulunduğumuz yıl Victor Jara’nın da 80. doğum yıldönümü.

Pinochet darbesinde açık cezaevi ve işkencehane haline getirilen Şili ulusal stadyumuna doldurulan cunta karşıtları içinde Victor Jara da vardı. Gitar çalamasın, devrimci şarkılar söyleyemesin diye elleri kırıldıktan sonra bile, usul usul Venceremos’u söylemeye çalışıyordu. Kazanacağız diyen bu şarkıya, gardiyanların silahlı baskısına rağmen orada bulunan tutukluların tümü eşlik etti. Bunun üzerine başına dipçikle vurula vurula öldürüldü Jara. Yetmedi, elleri kesilip tribünlerin önüne asıldı. Stadyum bu utançtan 30 yıl sonra kurtulacaktı. Katledilişinin 30. yılında, 2003’te, stadyumun adı Victor Jara Stadyumu olarak değiştirildi.



Onun adının her geçişinde Ankara seyircisi hemen tepki veriyor, saygıyla selamlıyor onu. Victor Jara’nın Che Guevera için yaptığı şarkıyı Ankara seyircisine armağan ediyor Inti Illimani. Ve aynı cümlenin içine ne çok kahraman sığıyor. Onlar içinde tek hayatta kalanın karşımızda olması, buruk bir mutluluk veriyor. 

Grubun özgürlük ve devrim şarkıları El Pueblo ve Venceremos’u icra etme biçimi etkileyici. Davulcu Efren Viera, arkadan öne bir trompetle geliyor, grup üyeleri yan yana diziliyor ve marş adeta bir saygı duruşunda okunuyor. Bizim de sesimiz kısılacak gibi oluyor. İkisinin de Türkçe versiyonları var çünkü, biliyoruz sözleri. Şu ölümlü dünyada Inti Illimani ile birlikte şarkı söylemenin coşkusu bambaşka; herkes şarkıyı kendi dilinde söylebilmenin mutluluğunda. 

Venceremos / Kazanacağız
Desde el hondo crisol de la patria
se levanta el clamor popular;
ya se anuncia la nueva alborada,
todo Chile comienza a cantar
Şili'de halk bugün savaşıyor 
Cesaret ve halkın gücüyle
Kahrolsun halkın katili cunta 
Yaşasın "Unidad Popular"
Venceremos, venceremos,
Mil cadenas habrá que romper,
Venceremos, venceremos,
La miseria (al fascismo) sabremos vencer.
Venseremos, Venseremos
Kıralım zincirlerimizi
Venseremos, Venseremos
Zulme ve yoksulluğa paydos
Söz – Müzik : Claudio Iturra - Sergio Ortega


Konserin sonuna yaklaşırken Çankaya Belediyesi’nin genç emekçileri uçan balonlarla girdiler aramıza. Final şarkısında, And dağlarının güneşiyle kızarmış Ankara gecesine doğru balonların tümünü bıraktıklarında güzel bir resim oluştu. Seyirci elindekiler de birer birer salınınca, uçmakta sona kalan bu balonlar kırıta kırıta öndeki gruba yetişmeye çalışırken telaşlı ve sevimli görünüyorlardı. Onlar da venceremos, el pueblo unido jamás será vencido! diyorlar sanki, diye düşündüm kendi kendime. Bu Inti Illimani neler yapmıştı bana böyle.


Manuelo Meriňo, Pınar Şenel, Juan Flores, César Jara


Konserden sonra kulisteyim ve dahası geliyor: Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık’ın, grup onuruna verdiği yemeğe katılma ve grup üyeleriyle görüşme olanağı sunuluyor bana. Yemekte Jorge ile konuşurken söz Venceremos’a geliyor. “Bizim evde yapıldı o.” diyor, “Bir tek piyano vardı. Annem de evdeydi o gün. Nasıl oldu diye ona da sorduk, ”iyi iyi, gayet iyi” demişti” diye anlatıyor. Arkadaşımın “lise kantininde hayatımın geçtiği şarkı” dediği;  bazılarımızın devrimci dergilerde çalışırken okuyucu isteği üzerine kasetlere doldurup taleplere yetişmeye çalıştığı, kimimizin defalarca dinleyerek transa geçtiği o şarkı, işte böyle çıkmış ortaya. Bir arkadaş, bir piyano, bir anne… sonra alanlarda binlerce insanı tek yürek haline getirilen bir efsane. Nereden nereye. Duygulandığımı görünce “Her şey hayal etmekle başlar” diyor Bülent Tanık. “Şu an yanımızda oturuyorlar, onlar da bizim gibi insanmış, şarkı da ne kadar kolay yapılmış” dediğimde ise gülüyor artık.


Bir konser ilk defa bu kadar mutlu etti beni. Dünyanın uzak bir köşesinden Inti Illimani geldi şehrime. Ödediğimiz vergiler hakkında ilk defa düşündüm. Böyle kullanılması ne harikûlâde. Belediye deyince akıllarına asfalt ve tuz gelenler, başlarını yerden kaldırıp gökyüzüne baksınlar bahar gecelerinde. Orada toplanan unidad balonlar bizi çağırıyorlar.      







                                                                                               Pınar Şenel
pinarxsenel@yahoo.com

Konser fotoğrafları: M. Bülent Güler